31.01.2008

Girls United


Hayatınızda hiç futbol oynamadınız. Belki de sadece ortaokul yıllarında erkeklerle oynadınız.

Keşke bir takım olsa da ben de oynasam diye hayıflanıp duruyorsunuz.

Yapılacak iş basit. http://www.thefa.com/girlsunited/#getinto bağlantısına tıklıyorsunuz. Posta kodunuzu ve yaşını giriyorsunuz. Site size uygun bir takım buluyor. Veeeee artık futbolcusunuz.

Tabii hayallerinizin gerçekleşebilmesi için İngiltere'de yaşıyor olmalısınız. Maalesef bu uygulama sadece İngiltere için geçerli.

Darısı Türkiye'nin başına diyeceğim ama daha yememiz gereken çok fırın ekmek var.

Biri Gider Biri Gelir


Gençlerbirliği ile Bülent Korkmaz yollarını ayırdı.

Gaziantepspor Bünyamin Süral'la yapamadı.

Son olarak Rizespor Saffet Susiç'i beğenmemiş.

Bunlar son 3 günün haberleri.

Meğerse Rizespor'un tek sorunu kan değişikliği gerekiyor olmasıymış. Bravo hakikakten süper bir tespit. Bence dikkatli olmakta yarar var 5 hafta sonra kanı tekrar değiştirmek gerekebilir.

Gençlerbirliği'nde Ersun Yanal, Fuat Çapa, Reinhard Stumpf ve Bülent Korkmaz'ın dördü de yanlış tercihlermiş.

Gaziantepspor'un geldiği nokta hep Bünyamin Süral'ın suçuymuş.

Ben futbolculara üzülüyorum. Sezon başı yeni teknik direktör istedi diye bir takıma gidiyorlar. Belki eski takımlarında direk oynamadıkları için böyle bir transfer yapıyorlar. İlk 11'de oynamaya başlıyorlar. 2 hafta sonra başka teknik geliyor, doğru yedek kulübesine. Ne o kan değiştiriyoruz. O teknik direktör de gidiyor yerine gelen bilmem ne yapıyor. Bu futbolcuların nasıl kendilerini geliştirmesini bekliyoruz ki. Bir sezon da 5 ayrı antrenör, 5 ayrı antrenman sistemi, 5 ayrı taktik anlayış.
Üniversite sınavına hazırlanırken matematik hocanız yılda 5 defa değişse ambale olmaz mısınız?

Federasyon yabancı sayısıyla uğraşacağına bu duruma bir el atsa artık!

30.01.2008

Tarık Daşgün


Tarık, kaçırılan futbolcu ekolünün son temsilcilerindendi. Fenerbahçe'nin uğruna harcadığı 1,5 milyon dolarla Gençlerbirliği Türkiye standartlarının üzerinde bir tesise ve altyapıya kavuştu. O'nun Türk futboluna katkısı olmadı desek ayıp etmiş oluruz.

Yandaki haber 5 Haziran 1995'te Hürriyet gazetesinde yayınlanmış. O yıllarda Tarık'ın büyük futbolcu olacağını düşünüp haberi saklamışım. Cumaları kaçırmayan bir futbolcunun İstanbul gecelerinde sek sek sekeceğini tahmin edememişim anlaşılan. Şimdiki aklım olsa bir çırpıda anlarım :)

Bakın Korkut Göze hakkında neler yazmış: "Tarık manevi duygularla dolu bir genç. Alacağı transfer parasıyla anne ve babasını hacca göndereceğini söylüyor. Her maça dua ederek çıkar ve her hafta cuma namaza gider."

Tabi bunlar İstanbul'a gelmeden öncedeydi. İstanbul'a gelir gelmez transfer paraları hacca değil hatunlara ve İstanbul gecelerine gidecekti.

Fenerbahçe'de şampiyonluk bile gördü de kendisinin top oynadığı görülmedi. Otto Bariç, bundan bir cacık olmaz deyince de 3 yılını geçirdiği Fenerbahçe'den ayrılıp Anadolu turuna çıkmış buldu kendini.

Uzun süre gazetelerde görünmedi. 2 yıl önce bugünlerde doping kontrolü sırasında idrarında esrara rastlanınca yine manşetlerdeydi.

Bir ara Kıbrıs'a transfer olduğu haberleri ajanslara düştüyse de o günden beri izine rastlanmadı.

Bülent Korkmaz

Teknik direktörlüğe ilk başladığı günlerde nöbetçi teknik direktör olmayacağını söylemişti.

1 yıllık kariyerinde Erciyesspor, Bursaspor ve Gençlerbirliği'ni eskitti.

Oysa ki küme düşse de Erciyesspor'da kalacağını açıklamıştı.

Keşke orada kalsaydı...

29.01.2008

Köprüden Önceki Son Çıkış


Yıllar önce Ali Şen'in bir açıklaması vardı. Federasyon 6 yabancıya izin verse Amokachi'yi transfer eder Fenerbahçe'yi Avrupa Şampiyonu yapardım demişti. Sonrasında Amokachi Beşiktaş'a gitti, Avrupa Şampiyonu Galatasaray oldu (UEFA Kupası'nı Avrupa Şampiyonluğundan sayabiliriz herhalde.) Ama Fenerbahçe'nin yabancı sayısındaki talepleri bitmedi.

Bu akşam Haluk Ulusoy köprüden önceki son çıkışta (seçimden önceki mi deseydim) 6+2 kararı aldıklarını açıkladı. Maldonado büyük ihtimalle yarın sözleşme imzalayacak Fenerbahçe'ye. Sonsuz yabancı talebi bitmeyecek tabi ki. Sınırsızlık yakında gelecektir. Eski futbolcular teknik direktör olacaklarına menajer olsunlar. 3 seneye kalmaz köşeyi dönerler.

Samet'in Sonu Ne Olacak?

Federasyon'un yabancı sayısını 6+2'ye çıkarmasıyla birlikte Fenerbahçe'nin sempatik tercümanı Samet Güzel'e ne olacağı merak konusuydu.

Malum takımda hali hazırda 2'si Türk statüsünde oynayan 9 yabancı varken, Maldona da alınınca oldu mu size 10 yabancı. Haliyle tercüman gereksinimi mininmuma indi. Tam Samet'in bavul toplama vakti geldi derken imdada Volkan Demirel yetişti. Ben şimdi bu adamlara nasıl laf anlatacağım diye veryansın ederken O'nu anlayan tek kişinin Samet olduğu farkedildi. Bundan böyle Türk futbolcuların tercümanlığını yapacak olan Samet bu konuda bir ilk olacak. Kombinebilet olarak kendisine yeni görevinde başarılar diliyoruz.

28.01.2008

Futbol Sonucunda Almanya'nın Kazandığı Bir Oyundur



2007'deki Bayanlar Dünya Kupası Gary Lineker'i bir kez daha haklı çıkarmıştı. "Futbol 22 kişiyle oynanan ve sonuçta Almanlar'ın kazandığı bir oyundu" gerçekten de.

Çin'deki Dünya Kupası'nda Brezilya-Almanya finalinde de asıl futbolu oynayan Brezilya, kazanan Almanya olmuştu.

Dünyanın en iyi bayan futbolcusu Martha'nın 1-0 yenik götürdükleri maçta kaçırdığı penaltı da Almanya'nın şansıydı.

Yıl 2007...


Çin'deki 2007 Bayanlar Dünya Kupası'nın açılışı.
1999'dan 2007'ye geçen 8 yılda güzel bir gelişim kaydetmiş bu organizasyon.

Türkiye'de Şampiyonlar Ligi finali oynandı.
2009'da UEFA Finali oynanacak.
Dünya Kupası olmasa da Avrupa Şampiyonası düzenleyemez miyiz ülkemizde?
Hem bilinçaltımızda yer alan futbol-erkek eşleşmesindeki zincirleri kırmak için bir adım atmış olmaz mıyız?

Futbol Erkek Oyunudur?!?


Futbol erkek oyunudur deyip duruyorlar televizyonlarda.
Özellikle de para verip abone olduğumuz Digiturk'te.
Bel altı futbol muhabbetini de aynı kanal yapıyor zaten.

Biz işin güzelliklerine bakalım.
1999 Bayanlar Dünya Kupası finalinin açılış töreninden bir görüntü.
Los Angeles'taki Çin - ABD finali.
Maçı Amerikalılar penaltılarda 5-4 kazanmıştı.

27.01.2008

Kırılma Anı


Spor spikerleri ne çok sevdiler bu lafı.

Kırk yıllık "maçın pozisyonları", oldu maçın kırılma anları.

Lig TV'ye göre Fenerbahçe-Sivasspor maçının kırılma anlarının ilki maçın 4. dakikasıydı.

Duyan da 4. dakikada penaltı oldu, kaleci kırmızı kart gördü, 2 oyuncu daha oyundan atıldı sanacak.

Sadece ilk yarı için 7 tane kırılma anı verdiler.

Ne kırılgan bir maçmış da anlayamamışız izlerken.

Kadro Farkı

Sivasspor-Fenerbahçe maçından bir görüntü.
Sivaslılar takımlar arasındaki kadro dengesizliğinden dem vuruyorlar.

Kendilerine göre haklılar tabii ki.

Yine de takımlarındaki zorlukları dile getirmek olmamalı olay.


Roberto Carlos'la, Alex'le Kezman'la herkes lig üçüncüsü olur.

Zor olan Mehmet Yıldız'la, Mohammed Ali'yle, Devran'la lig lideri olabilmektir.

Sivas taraftarının asıl bu noktaya dikkat çekmesi gerekmez miydi?

Sivasspor

Kayserili taraftar grubu Kasist açımştı bu pankartı. Meşhur Trabzon-Sivas maçı sonrasındaydı.
Sivasspor-Fenerbahçe maçı öncesi aklıma ilk gelen bu pankart oldu.
Bugün Fenerbahçeli'ler dışında Sivas'ın yanında olmayan var mıdır?

Önce Gol Yiyin!


Geçen yıl, bana katlanan nadir insanlardan Bay. B.'yi İBB-Kasımpaşa ya da İBB-OFTAŞ maçına gitmek için ikna etmeye çalışırdım. Cevap malum "Deli miyiz biz, ne işimiz var İBB maçında" idi. Sonraları İBB süper lige çıktı bendeki "hadi İBB maçına gidelim" repliği değişmedi. Neyse sonuç olarak İBB'ye Abdullah Avcı'dan dolayı olsa gerek bir sempatim vardır.
Herkesin dilinde geçen yılki Antalyaspor lafıdır almış yürümüş durumda. Tanrı sonlarını benzetmesin. Demesi kolay tabi de bana bile bilgisayarın başında stres yaratıyor İBB'nin öne geçmesi. Ya yine geriye düşerlerse, ya son dakikalarda bir gol yiyip berabere kalırlarsa diye geriliyorum. Futbolcular gerilmiş çok mu?
Dünkü OFTAŞ maçında, İBB 2. dakikada gol atmış. Valla ben OFTAŞ teknik direktörü olsaydım oyuncularıma "Arkadaşlar maçın başında 1 gol yiyoruz. Rakip panikleyince biz de golleri rahatça atıyoruz." taktiğini verirdim. Belki Osman Özdemir de bu taktiği kullanmıştır. (Tamam biraz abartılı oldu ama bence mantıklı.)

Abdullah Avcı Fenerbahçe maçı sonrası devre arası bunu çalıştıklarını söylemişti ama nedense sonuçlarını alamıyorlar bir türlü. İşi zor Abdullah Hoca'nın.

Galatasaray'da Kalli saçmalamaya devam ederken Avcı'nın takımının küme düşmesi kendisinin kariyerinde bir ertelemeye neden olabilir sanki...