31.05.2008

Gökhan Gönül Sakatmış?!?

Ne Roberto Carlos ne başka biri. Geçtiğimiz sezonun tartışmasız en iyi transferiydi Gökhan. Beklediğimizin çok üzerinde bir performans ve gelişim gösterdi.

Sezonun son 4 maçında Gökhan Gönül'ün performansını görünce açıkçası çok kızmıştım.

Kötü değil sakatmış, bilemedik. İşin ilginç yanı gazetelerde bu konuyla ilgili tek satır bile haber yoktu. Sadece bir maçtan önce Gökhan'ın sakatlığı var, oynayıp oynayamayacağı maç günü belli olacak diye bir haber çıkmıştı. Biz de önemsiz birşey sanıp, sakatlığının geçtiğini düşünmüştük.

Önümüzde üç ihtimal var.

1) Fenerbahçe'nin doktorları doğru teşhisi koyamadılar. Hatırlarsanız Roberto Carlos için de 15 gün sonra sahada demişlerdi.

2) Gökhan bilerek ve isteyerek sakat sakat oynatıldı. Sakatlığının ilerlemesi, her futbolcunun hayali olan Avrupa Şampiyonası'nda oynayamama gibi ihtimaller hiç düşünülmedi.
Üstelik Chelsea maçında gördük ki Önder Turacı, Gökhan Gönül'ün yerini doldurabiliyor. Zorunluluktan da olsa; Chelsea maçında oynatacak kadar güvenilen bir oyuncunun lig maçlarında as oyuncunun sağlığını tehlikeye atmamak için oynatılması gerekmez miydi?

3) Hiçbir Fenerbahçe muhabirinin bu sakatlıktan haberi yoktu. O yüzden hiçbiri Gökhan sakat sakat oynuyor demedi.

Milli takımda oynayamayacak olması hem futbolseverler için hem milli takım için hem de kendisi için çok üzücü. Belki oynasa hayatını değiştirebilecekti. En kötü ihtimalle çok önemli bir tecrübe kazanmış olacaktı. Ama olamadı.

3,5 Milyon Avro


Emre Belözoğlu transferini yazmıştım dün. 3,5 milyon avro'dan söz etmeyi unutmuşum. Hadi Roberto Carlos'u, Kezman'ı anlarım da 3,5 milyon avro Emre'ye nasıl verilir onu anlamam.
Yarın Mehmet Topuz 4 milyon avro'dan aşağısına oynamam derse, şaşırmayın. Hakkıdır!
Ekleme: Transferle ilgili resmi duyuru: http://www.fenerbahce.org/icerik/haber/11967/ burada.
Yalnız bu habere bakıp Emre'nin sadece Inter ve Newcastle'da oynadığını sanıp yanılabilirsiniz. Galatarasaray'da da oynadı kendisi. Sanırım haberi hazırlayan arkadaş bunu bilmiyordu ya da ...

30.05.2008

Fatih Terim de Mi?


Emre Belözoğlu'nun Fenerbahçe'ye transfer olduğu haberlerini hazmetmeye çalışırken, bilgisayarıma "Yeni Teknik Direktör Fatih Terim mi?" haberi düştü.
Olmaz öyle şey, tribünler kabul edemez diyorum kendi kendime ama Emre'nin transferiyle birlikte düşününce mantıklı geliyor.
Emre, Terim olmasaydı Fenerbahçe'ye gelmeyi kabul etmezdi sanki.
Terim kupa almak istiyor. Milli takımla kupa alamayacağı aşikar. Türkiye'de de en büyük potansiyel Fenerbahçe.
Tüm bunların bir şaka olmasını o kadar çok istiyorum ki....

İnanmak İstemiyorum


Bu fotoğrafı görünce gerçekten gözlerime inanamadım. Emre'nin bir benzeri buldular giydirdiler formayı dedim. Ama Lig TV ana haber bülteninde Emre'nin transfer haberi çıkınca işin ciddiyetini anladım. Hala inanmak istemiyorum.
Emre, İngiltere'ye gidip de kendini bir adım bile geliştiremeyen yegane futbolcu.
Basın tribününe hareket çeken yegane milli takım kaptanı.
Görüyorsunuz, Emre'den 1 tane var, diğerlerinden yüzlerce.

Çarşı'nın Ardından (2)




Gün geldi gülümsettiler...


Gün geldi işte budur dedirttiler...


Gün geldi tehlikeyi önceden sezdiler...

Çarşı'nın Ardından


Youtube kapatılmadan önce boş zamanlarımda Çarşı'nın videolarını izlemekten keyif alırdım. Sadece "tribünlerde görmek istediğim görüntüler" değildi tabi ki sebebi.

Bir duruşu vardı Çarşı'nın. Anarşist bir duruştur evet. Belki de bu yüzden karşı oldukları şeyleri söylemeyi tercih ettiler. Sevdiklerini biliyoruz zaten.

Bir gün gezegenlikten çıkarılan Pluton'u sahiplendiler, başka gün ırkçılığa maruz kalan Eto'o'yu.

Ermeni sorunu bile Çarşı ile çözüldü Beşiktaş civarında. Alen'in bu ülkede sahiplenilmesi diasporacılara örnek olarak gösterilir mi bilemiyorum ama elimizde önemli bir kanıt olabilir.

Kabul etmek gerekir ki ülkemizdeki en yaratıcı tribün grubuydu. Onlar tezahüratları (çoğunu)yarattılar, diğerleri aynı tezahüratları kendilerine uyarladı. Futbol oyunu bir şovdur denir ya, sahada oyuncular şov yapamasa da Çarşı açığı onlar adına kapattı hep. Öyle an geldi ki, sahaya değil tribünlere kaydı gözümüz.

Yazdıklarım sadece bir futbolsever olarak gözlemlerim. Çok kötü yanları da olabilir Çarşı'nın bilemiyorum. Ama biliyorum ki İnönü'ye gittiğimde birşeyler eksik olacak artık.

27.05.2008

Women's Cup

Şampiyonluk coşkusu... Ve tribünler dolu...


Teknik direktörü Marta'yı teselli ederken


Frankfurt'un milli oyuncusu Prinz şampiyonluk sonrası ropörtaj verirken

Women's Cup Frankfurt'un!!!

1-1'lik ilk maçın rövaşında İsveç takımı Umea IK'yı 3-2'lik sonuçla yenen Almanya'nın Frankfurt takımı Women's Cup şampiyonu oldu. Ve böylece Frankfurt 3 defa bu kupayı kazanan tek takım olarak tarihe adını yazdırdı.

27.640 kişinin izlediği karşılaşma tam bir futbol ziyafeti imiş. Eurosport bile yayınlamadığı için bizler bu maçtan mahrum kaldık.

Dünyanın en iyi kadın futbolcusu seçilen Marta'nın sakatlığı yüzünden final maçı öncesindeki antremanları kaçırmış olması Umea'nın kupayı kaybetmesindeki önemli etkenlerden biri olabilir. Marta Dünya Kupası'nda Almanya'ya karşı bir penaltı kaçırmış ve Almanlar Dünya şampiyonu olmuştu. Bu defa Umea formasıyla son dakikalarda kullandığı serbest vuruş auta gitmemiş olsa belki takımının kaderini değiştirebilirdi.

Şampiyon Kadınlar

Gazi Üniversitesispor ve şampiyonluk kupası...

Şampiyon Gazi Üniversitesispor


Bayanlar Futbol Ligi şampiyonu Gazi Üniversitesispor oldu.

Muğla'da oynanan maçlarda şampiyon takım İzmir Bucaspor'u 2-1 yenerek mutlu sona ulaştı.

Üçüncülük-dördüncülük karşılaşmasında Bursa Sağlık Gücü'nü 2-0 yenen Mersin Camspor ise üçüncü oldu.

1. Kademe gruplarını namağlup bitiren 2. Kademe'de tek mağlubiyet alan Kartalspor'un ilk 4'te yer alamaması sanırım herkes için süpriz oldu.
Sezon boyunca her türlü koşulda mücadele veren bayan futbolcuları azimlerinden dolayı tebrik etmek gerek. Bu konuyla ilgili geniş bir yazı hazırlıyorum. Büyük ihtimalle hafta sonu yayınlamış olurum.