22.03.2012

Seyircisiz mi? Erkek Seyircisiz mi?


Bu konuda ne zamandir yazmayi dusunuyordum bir turlu firsat bulamamistim. Konuya iki farkli acidan yaklasabiliriz:

-"Taraftariniz taskinlik yaparsa size kadin seyirci onunde oynama cezasi veririm"
-"Taskinlik yaparsaniz stada giremezsiniz"

Kuralin degistirilip, cezanin isminin ayn kalmasina itirazim var. "Seyircisiz mac oynama cezasi", bu tanimlama ile stadyumu dolduran kadinlara fena halde ayip ediliyor.

Soyle diyemez miyiz? "Erkek taraftarlara stadyuma girme yasagi".

Ote yandan Mehmet Ali Aydinlar'in mucidi oldugu bu uygulama her acidan cinsiyetci bir yaklasim. Ama Turkiye gercegi cercevesinde dusundugumde kadinlara hayatinda bir defa bile olsa maca gitme sansi tanidigi icin bu uygulamanin devam etmesini istiyorum.

Cunku bu ulkede bir kadinin maca gitmesi, cocukken babasinin buyudukten sonra da erkek arkadasinin/esinin iki dudagi arasindan cikacak bir sozcuge baglidir. Baba veya es sizi maca goturmek istemiyorsa ya da futbolsever degilse mac saati kaderinize boyun egerek televizyon karsisina gecersiniz. Koltukta oturup kisik sesle tezahuratlara katilmanin insanin icini nasil da acittigini anlayabilmek icin kadin olmak gerekir.

Bu kural kadinlara, formayi cekip ben maca gidiyorum deme ozgurlugu verdi. Sirf bu sebeple ben gelecek yillarda da devam etmesini istiyorum...

Kadin Izleyici Caydirici Degil

Bence seyircisiz maclara kadin ve cocuk izleyicilerin alinmasi cezanin caydiriciligini azaltti.


Artik erkek taraftarlar icleri rahat bir sekilde, kufur edip sahaya yabanci madde atabiliyorlar. Ne de olsa bir sonraki macta gorevi kadin taraftarlar devralacak, takim bos tribunlere oynamayacak.


Tipik bir Turk erkegi zihniyeti degil mi? Ben istedigim gibi takilayim, esim nasil olsa arkami temizler...

20.03.2012

Fenerbahçe:2 Galatasaray:2

Maçın 23űncű dakikası, top Galatasaray’da. Lig TV yakın çekim yaptığı sırada tribűnlerde kulağını kapatan taraftar gözűme ilişiyor. Saraçoğlu’nda 55000 kişi top rakipteyken öyle yűksek desibelle ıslıklıyor ki, taraftarlardan biri kulağını tıkamak zorunda kalıyor. Fenerbahçeli taraftarlar böylesi bir motivasyonla tribűndeydi . Maalesef oyuncular da ayni yűksek motivasyona sahiptiler. 2-0’dan sonra oyunu bir tűrlű soğutamadılar.


Fenerbahçe maçın başında, ancak sezonun en iyi 10 golűnű izlerken arka arkaya görebileceğimiz tűrden iki golle 2-0 one geçti. Bu dakikadan sonra bir Fatih Terim karakteristiği olarak Galatasaray’ın daha da hırslanıp daha çok pres yapmaya başlaması beklenen bir durumdu. Bu durumdan kurtulmak icin ayağa pas yaparak sakin oynamak, biraz oyunu soğutmak gerekiyordu. Ama Fenerbahceli oyuncular ilk 20 dakikalık oyunu sűrdűrmeye çalıştılar ve karşılaştıkları baskıya dayanamadılar. Őnce sűrekli top kaybettiler ardından geriye yaslandılar.


Selcuk İnan ve Melo çarkları döndűrmeye başladığında, artık Galatasaray tum sistemleri çok iyi işleyen bir mekanizma halini almıştı. Selçuk İnan’ı seyretmek benim için işkence gibi bir şey. Fenerbahçe’de olsa ne kadar çok değişirdi diye dűşűndűkçe sinirlerim bozuluyor. Selçuk’u Manisaspor’da oynarken transfer etmek önemliydi. Manisaspor’dayken de ben iyi futbolcuyum diye bağırıyordu oysa ki.

Bir tűrlű etkili olamayan Mehmet Topuz, hem eski gűnlerin hatrına hem de yedeğinin Orhan Şam olmasından dolayı sesimizi çıkaramadığımız Gökhan Gönűl’űn kötű oyunu Galatasaray’ın baskısını iyice arttırdı. Ah be Stoch ne oldu sana boyle bir anlayabilsek? Bari sen gűnűnde olsaydın da şu garip değişikliği yapmasaydı Aykut Hoca. Maalesef ki Galatasaray’ın 2-0’dan maçı beraberliğe getirmesine çare bulamadı Kocaman.

Bienvenu oyuna girerken aklima geldi. Bir Semih Şentűrk vardı ne oldu ona? Bienvenu kadar dakika almayı haketmiyor mu acaba?