Bu blog'u yazmaya başladığım günden itibaren, pek kimselerin değinmediği, gazetelerin spor sayfalarında kendine yer bulamayan kadın futboluyla ilgili haberlere yer vermeye çalıştım. Açıkçası bu konuda yazdıklarımın okunduğundan pek emin değildim. Neyse ki "vertumnus"
takma adlı okuyucudan gelen yorum yüreğime su serpti. O, Türkiye Kadınlar Futbol Ligi statüsünü ve gruplardaki puan durumunu yazmamı istemiş. Bana düşen bu isteği yerine getirmek...
Bu yıl Türkiye Kadınlar Futbol Ligi 17 Kasım 2007 tarihinde başladı. 5'er takımdan oluşan 5 grupta lig mücadelesi devam etmekte. Grup maçları toplam 10 hafta sürüyor. Küçük bir hatırlatma, bu hafta 9. hafta maçları oynanacak.
10 haftanın sonunda birinci kademe maçları bitince gruplarda ilk 3 sırayı alan takımlar ikinci kademeye yükselmeye hak kazanacaklar.
İkinci kademede ise 5'er takımdan oluşan 3 grupta mücadele devam edecek. İkinci kademe gruplarında ilk 2 sırayı alan 6 takım kendi aralarında tarafsız bir bölgede oynayacakları maçların sonucunda şampiyon belirlenecek.
7 yorum:
Bayan futbolu (Kadın futbolu?) ile biz sanırım Dinarsu zamanında tanıştık.
Sonradan bayanlar dünya kupasını falan seyrettiğimde açıkçası çok şaşırmıştım. Norveç, İsveç ve Almanya'nın domine ettiği bayan futbolu anormal sert oynanıyordu. Bir erkekler maçında yapılsa elli saat itişme kakışmaya sebep olacak fauller, formaların cart diye yırtılmasına sebep olan omuz omuza mücadeleler ve erkek takımlarına göre çok daha organize ve akıllı bir futbol vardı ortada.
Kadınlar ile erkekler arasındaki en temel farkları o dönem bu dönem izlediğim maçlarda gözlemlemeyi başardım.
Erkek oyuncular biraz da kendini gösterme ihtiyacı, egoizm ile antrenörlerin tüm frenlemelerine rağmen bireysel oynayıp çalıma girerken kadınlar kusursuz takım oyunu oynuyorlar.
Erkekler şiddete eğilimli olduklarından, her sert faulde birbirine giriyorken kadınlar "ahanda şimdi saçını başını yolacak" dediğimiz her pozisyonda birbirini yerden kaldırıp gülümsüyorlar.
Ama bütün bunlara rağmen tek kötü nokta var. Kaleciler tek kelimeyle ber-bat! köşeye giden toplara asla dokunamıyorlar ve insan bazı golleri görünce afallıyor.
Tespitlerim bu kadar.
ilginiz için çok teşekkür ederim :) süper oldu bu bilgilendirme. iyi tatiller...
kaleciler Dinarsuspor zamanlarında gerçekten tam bir felaketti. Aradan geçen 15 yılda önemli bir aşama kaydedildiğini düşünüyorum. Yine de henüz yeterli değiller elbette. Dünyanın neresinde doğmuş olursa olsun, doğduğu andan itibaren hanım hanımcık kenarda oturması öğütlenen kız çocuklarının büyüdüklerini kendilerini oradan oraya atmalarını beklemek fazla iyimserlik olacaktır. Ama aşılamayacak birşey değil yine de.
Hala yağtığımız büyük bir hata var. Kadınları, erkeklerin oynadığı futbolla kıyaslıyoruz. Beyinlerinin çalışma sistemi, fiziksel/biyolojik özellikleri, psikolojileri biribirinden ciddi içimde farklı olan iki cinsin oynadığı futbol da farklı olacaktır.
nickfallin : Kaleciler tek kelimeyle ber-bat! köşeye giden toplara asla dokunamıyorlar ve insan bazı golleri görünce afallıyor
kombine bilet : Kadınları, erkeklerin oynadığı futbolla kıyaslıyoruz. Beyinlerinin çalışma sistemi, fiziksel/biyolojik özellikleri, psikolojileri biribirinden ciddi içimde farklı olan iki cinsin oynadığı futbol da farklı olacaktır.
bunların üzerine şunu söyliyim ben de:
Kadınları, hem erkeklerin oynadığı futbolla kıyaslama gibi bir hataya düşüyoruz hem de mevcut futbolun, kurallarından oynanış biçimine dek herşeyini erkeklerin belirlediği gerçeğini unutuyoruz kimi zaman.
Bugün yaşadığımız toplumun; ekonomik yapısı, eğitim sistemi, kurumları, sanatı, sporu v.b. belirleyici öğeleri erkeklerce biçimlendirilmiş. Kuralları da önemli ölçüde "erkekler tarafından, erkeklerin yaşantısına uygun" bir biçimde koyulmuş.
Yukarıdaki cümleleri bugün genel konular konuşurlurken sarfettiğimde, hemen herkesin tepkisi "hmm evet evet doğru, çok doğru" oluyor. Problem bu değil. Problem, bu genel doğrunun, hayatın detaylarına indiğinde ne hale geldiğiyle alakalı.
Örneğin, -tamamen şu an atıyorum- ilk ve ortaöğretimde öğrencilerin beyaz (yahut mavi) gömlek giyme zorunluluğu (buna önlüklerin yakalarını da dahil edebilirim sanırım) tarihi kaynağını bilmiyorum ama çok büyük olasılıkla bir erkek uydurması olsa gerek. Hayatında birkaç kezcik bile olsa çamaşır yıkamış bir kadının, her haftasonu yıkanmak/ütülenmek zorunda olan ve çabuk kirlenen bir kıyafeti "resmi kıyafet" olarak belirlemesi pek mümkün değil zira. Dediğim gibi, bu noktadaki kural büyük ihtimalle erkek kaynaklı (hadi olmadı çamaşırları kendisi yıkamayan bir kadın kaynaklı diyelim...) Okullarda kullanılan kıyafetleri kadınların belirlemesi halinde ortaya nasıl bir şey çıkardı açıkcası ben şu an hayal edemiyorum. İlk anda "süslü" bir tasarım bile ortaya çıksa, nihayetinde en pratiğine ulaşılırdı diye düşünüyorum.
Buradan yola çıktığımda da şu durumla karşılaşıyorum: "erkekler düşünülerek" tasarlanmış bir takım şeylerde aslında gayet de başarılı olabilen kadınları, haksız yere, genelleyerek yerin dibine çok çabuk batırabiliyoruz.
Birçok kadın şöfor tanıyorum ki harika araba kullanıyorlar. Ancak genel kanıdır ya hani, kadın şöforün kötü olduğu, yargılayıp duruyoruz. Otomobilin kaportasından, koltukların büyüklüğüne, direksiyonun yerleşiminden belki vites kutusunun (özellikle geri viteste) tuhaf kullanımına dek hemen herşey erkeğe göre tasarlanmışken ve kadın, bu erkeğe göre tasarlanmış aleti kullanabilirken yine de eleştiriye varıyoruz...
Neyse uzattım, gelelim futbola. Bu oyunun, kadınlar tarafından icat edilmiş olsaydı neye benzeyeceğini bilmiyoruz. "Kaleci" dediğimiz insanın korumakla yükümlü olduğu bir "kale"nin ne şekilde tasarlanacağını da bilmiyoruz. Şu an, kadınlar, erkeklerin biçimlendirdiği kaleleri korumaya gayret ediyorlar. İyi iş çıkaranı da var kötü iş çıkaranı da.
Erkeklerin dünyasında futbol, bugün yumurta kırmaktan çok daha öte bir düzeyde oynanıyor. Pele'nin, Maradona'nın, Ronaldinho'nun, Beckham'ın, Hakan Şükür'ün (tamam bu sonuncuda çok iddialı değilim :) oynadığı futbol, yaprak sarmasına, Çerkes tavuğuna, cevizli baklavaya benziyor. Bu oyunu erkekler yüz küsür yıldır oynuyor.
Kadınlar, binlerce yıldır mutfaktan çıkamıyor, çıkarılmıyor.
Biz bu kadınlardan, yaprak sarması tadında futbol bekliyoruz; kendimiz mutfakta yalnızca yumurta kırabilirken. Ayıp ediyoruz.
Ben umudumu koruyorum ama. Hem "erkeklerin futbolu"nu kadınların da çok çok güzel oynayacaklarına dair umudumu koruyorum hem de mutfaklarından çıkan kadınların kendi sporlarını yaratabileceklerine ilişkin umudumu koruyorum.
Kendi toplarıyla, sahalarıyla, kaleleriyle, kurallarıyla...
Adına "futbol" der miyiz o zaman bilmiyorum ama süper keyifli bir şeyler çıkacağına eminim.
Aynı şekilde, hepsi erkeklerce icat edilmiş müzik aletlerinin yanında kadınların buldukları enstrümanları görebilmeyi diliyorum. Erkeklerin kurdukları dili aşıp, kadınların bir kadın dilinde edebiyat eserleri vereceklerini biliyorum (vermiş olanları da mevcut elbette)...
Son olarak, ben lisedeyken nefret ederdim o gömlekten de o kravattan da...Artık bir kadının çıkıp bu saçmalığa son vermesini istiyorum. Bu alanda erkeklerden ziyadesiyle kesmiş durumdayım ümidi :)
Ben yukarıdaki yorumu yazarken dikkat ederseniz kadınlarla erkeklerin zihinsel farklılıklarının kadın futboluna ne kadar olumlu yansıdığına da değindim. Yani o süreci tamamen gözardı etmiş değilim.
Kalecilik konusunda ise cidden ufkumu açtınız. Ben futbolu tamamen erkekler için tasarlanmış bir oyun olarak düşünmemiştim. Gerçekten de kadın futbolunun kadınlar için dizayn edilmiş aksesuarlarla saha şartlarında oynanması enteresan olabilir. Özellikle kalelerin küçülmesi, Belki iki metre değil tabi, bir metre,belki 75 santim; oyuna çok etki eder gibi geliyor.
Bunların dışında rekabeti değil, deşarj olmayı değil futbolu seven biri kadın futbolundan çok büyük bir zevk alır bence. Her ne kadar oyun erkeklerin kurallarıyla oynansa da kadınlar futbolu kadın gibi oynuyor ve bence çok da güzel yapıyorlar.
"Her ne kadar oyun erkeklerin kurallarıyla oynansa da kadınlar futbolu kadın gibi oynuyor ve bence çok da güzel yapıyorlar." aynı firkideyiz nickfallin :)
Bu arada, "futbol blogları ve kadın fotoğrafları" üzerine şöyle bir şey yaptık...bunu söyleyeceğim en doğru blog burası gibi geldi..
http://demirgibiyiz.blogspot.com/2008/04/futbol-bloglar-ve-kadn.html
sevgiler, saygılar,
Benim blogumu seçtiğin için teşekkür ederim vertumnus.
Ayrıca ben salon futbolunun da kadınlar için çok uygun olacağını düşünüyorum. Daha küçük bir saha, daha küçük kaleler vs.
nickfallin'in "Bunların dışında rekabeti değil, deşarj olmayı değil futbolu seven biri kadın futbolundan çok büyük bir zevk alır bence." sözleri ilginç geldi. Etrafımdak insanlar kadınların değil futbol, basketbol ve voleybol oynamalarından da keyif almadıklarını söylüyorlar. Kadınlara futbolu kimse yakıştıramıyor. Kadınların kendisi bile. en büyük sorun a burada başlıyor aslında. Kadınlar bile henüz kendi beyinlerinde toplumun yarattığı kalıpların dışına çıkamıyorlar.
Yorum Gönder