Hepimiz sıkça Türkiye'deki altyapı sorunundan söz ederiz. Hepimiz Almanlar bu kadar üst düzey Türk futbolcu çıkarırken biz niye yerimizde sayarız diye düşünürüz. Türkiye'de altyapıyı kimsenin önemsemediği, başarıya bir an önce ulaşma arzusunun yavaş ve emin adımlarla kalıcı başarılara ilerlemenin önünü tıkadığını biliriz. Tüm bu bozuk sistemin içerisinde fenomen olmuş bir ismi atlarız hep. Ekrem Hoca'dan söz ediyorum, Ekrem Karaberber'den. Sakaryaspor altyapısından bu kadar çok futbolcu yetişmesinin sebebinden söz ediyorum...
O, 4 gol kralı 1 imparator sundu Türk futboluna.
Oğuz Çetin, Aykut Kocaman, Bülent Uygun, Hakan Şükür, Turan Sofuoğlu, Recep Çetin, Aykut Yiğit, Rahim Zafer, İlker Yağcıoğlu Ekrem Hoca'nın yetiştirdiği oyunculardan aklıma ilk gelenler.
Başka biri bu oyunculardan ikisini keşfetmiş olsaydı eminim şimdi bir Alex Ferguson edasıyla o kanal senin bu kanal benim dolaşıyor olurdu. Ama O, Mercedes'im dediği bisikletiyle Sakarya sokaklarında gezmeyi tercih etti. Hep mütevazi oldu, eserleri ön plandaydı o geride durmayı tercih etti. O yüzden kimseler bilmez adını. Gazetede resmini görse kimseler tanımaz.
Futbolcuların kumaşından anladığı için O'na terzi diyenler bile varmış. Bakalım haklılar mı:
1981 yılında Ekrem Hoca'ya denemesi için 9-10 yaşlarında ince uzun bir çocuk getirirler. Aynı maç içerisinde stoperde oynatır, liberoda oynatır, bekte santrforda derken kararını verir: "Bu çocuk dünyanın en büyük santrforu olacak". O çocuk Türkiye'nin en çok gol atan futbolcusu olur. UEFA kupasını da İtalya Kupası'nı da kazanır. Türkiye'deki rekorları alt üst eder.
Sadece tek bir şehirde, tek bir hocanın işini severek ve özen göstererek yapmasının Türk futboluna neler kazandırdığının en önemli örneğidir Ekrem Karaberber.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder